Olson Kundig: Doğallığın Çerçevesinde Tasarımlar
Jim Olson ve Tom Kundig ikilisinin fikirlerini ve yaratıcılıklarını birleştirdiği, pür tutkudan doğan bir proje olan Olson Kundig, doğanın ve sanatın en saf birleşimini gözler önüne seriyor. 1996 yılında kurulmuş olsa da firmanın köklerinin izini 60’lı yıllara kadar sürmek mümkün: Jim Olson için Amerika’nın doğal çevresi ile yaşam alanları arasındaki ilişkiyi keşfetmek, yeni bir şey değil. Olson Kundig de işte tam olarak bu noktadan ilerliyor.
“Hümanist bir yaklaşımla” sürdürülebilir projeler ortaya koymayı amaç haline getirmiş firma, içerisi ile dışarısı arasındaki sınır çizgisini bulanıklaştırıyor. Sonuçta insanların doğadan ayrılamayacağını, ayrılmaması gerektiğini vurgulamış oluyorlar. Sürdürülebilirlik, firmanın en önemli yapıtaşlarından bir tanesi. Zarafetin ve inceliğin, tüketim kültürüne ve yapaylığa bağlı olmadığını gösteriyorlar. Olson Kundig firmasının lüks anlayışını, “doğayla iç içe yaşamak, lükslerin en büyüğüdür,” diyerek özetliyor Jim Olson.
Olson Kundig'in farkı, yaşam alanlarından iş yerlerine kadar geniş bir yelpazede insan deneyimini öne çıkarması. Ekip, küçük ölçekli projelerde özgünlüğü ve insan merkezli yaklaşımıyla doğayı ve yaşamı yeniden yorumluyor. Her şeyden öte insanlığı, duyguları ve çevreyi ön planda tutarak tasarımlarını şekillendirirler. Firmanın tasarım ekibi, her projede tutkuyla çalışıyor ve her ayrıntıya özen gösteriyor. Böylece, insanların günlük yaşamlarında makineleşmenin ortasında bir an durarak nefes almasını sağlıyorlar.
“Binaların, içlerinde yaşayan insanlar tarafından değiştirilebildiği” fikri, Olson Kundig binalarının temellerini oluşturan bir diğer yapıtaşı. Firmanın harikalar yaratan mühendisi Phil Turner tarafından tasarlanan karmaşık menteşe, makara ve yatak sistemlerini kullanan cepheleri, oluşturdukları mimariye dokunsal bir deneyim kazandırıyor ve insanları çevre ile olan bağlantılarını yeniden düşünmeye zorluyor. Bu tür manivela ve makaralar da artık Olson Kundig'in imzası haline gelmiş.

Chicken Point Cabin
