Emeğin En Somut Hali: THE HUMAN TOUCH
“Bugün ve öngörülebilir gelecekte, dünya çapındaki her giysi parçasının yapımında insan eliyle dikiş kullanılacak”
THE HUMAN TOUCH Makineleşmeye Meydan Okuyor
Her yaratımımızda başka insanların hayatlarına dokunduğumuzu, üretimlerimizin bir fark yarattığını, hepimizin birbirine bağlı olduğu gerçeğini nasıl somutlaştırırız? Gündelik hayatta dahi birbirimizi etkilediğimizi hepimiz biliyoruz fakat bunu nasıl ispatlarız? THE HUMAN TOUCH, modayı dahice yorumlayarak bu sorulara cevap veriyor, giyilebilir sanat eserleri oluşturuyor.
Makineleşmenin ön safhada olduğu çağımıza, “bugün ve öngörülebilir gelecekte, dünya çapındaki her giysi parçasının yapımında insan eliyle dikiş kullanılacak” sözüyle meydan okuyan Juliet Seger, eşi benzeri olmayan parçalar ortaya çıkartıyor. THE HUMAN TOUCH, özellikle beyaz giysiler üzerinde çalışıyor ki siyah parmak izleri, ürünlerin üzerlerindeki el emeğini olabilecek en bariz şekilde belli etsin. Minimalist tasarımlar, böylece dönüşüyor ve yeniden inşa ediliyor.
Başta Juliet Seger tarafından kurulan Paid Vacation markası altında bir yan proje olarak ortaya çıkan THE HUMAN TOUCH, arkadaşı ve iş ortağı Christina Albrecht ile yapılan işbirliği dahilinde bağımsız bir moda markası olarak yeniden doğuyor. Seger bir terzi ve kumaş mühendisi, Albrecht ise bir moda tasarımcısı ve sanat direktörü: Bu ikilinin işbirliğinden mükemmel sanat eserleri ortaya çıkması sürpriz değil.
Benzersiz Parçalar
“Görünmeyeni hayal etmeye çalışın: terzilerin, konfeksiyon işçilerinin, makinistlerin parmak izleri giydiğiniz her giysiyi kaplıyor.”
Ocak ayında Kleiderei işbirliği ile Berlin Moda Haftası’nda, Eylül’de de Berlin’deki Positions Fuarı’nda sanatını performe eden THE HUMAN TOUCH, koleksiyonunu 2024’ün ilk aylarında satışa sunmayı planlıyor. Her biri eşsiz olan ve tamamen el yapımı olarak hazırlanan ürünler, marka için bir kıyafetten çok daha fazlasını sembolize ediyor. Ortaya çıkan ürün değil, yapım aşaması vurgulanıyor.
Yaratım Sürecine Önem Verenler İçin Leica Seçkimiz
Etik Bir Perspektif
Juliet Seger, Edinburgh Üniversitesi’nde sunduğu tezinde insanların birbirlerine bağımlı olmaları gerçeğinin, giysi üretimini etik bir perspektiften değerlendirmemizi gerektirdiğini söylüyor. THE HUMAN TOUCH da zaten tam olarak bu girişimden doğmuş: Ürünlerin üzerindeki insan etkileşimini somutlaştırdığımızda, insanları bir makine olarak görmekten vazgeçiyoruz. Sürdürülebilirlik için mükemmel bir mesaj vermekte olan THE HUMAN TOUCH, üretimin en insani taraflarını ortaya koyuyor.
“Boya-dikiş tekniğiyle, üretimdeki insan dokunuşu kelimenin tam anlamıyla giysiye basılmış oluyor,” diyor Juliet Seger, markanın özünü vurgularken. Ürünlerin her biri tamamen insan eliyle canlı bir biçimde işleniyor, akabinde de yetenekli modeller tarafından sergileniyor. THE HUMAN TOUCH yeni bir trendi doğuruyor olabilir mi, yoksa tek seferlik bir deneyim mi? Bunu ancak zaman gösterecek.